2011 yılında Ankara’da yola çıktık. O günden bu yana projelerimizi; yalnızca bir yapı üretme pratiği değil, aynı zamanda yaşam biçimlerini dönüştüren bir araç olarak gördük. Her projede işlevselliği, estetiği ve çevresel duyarlılığı bir araya getirerek; bulunduğu bağlamla uyumlu, uzun ömürlü mekânlar tasarlamaya çalıştık.

Tasarım sürecimizde, mimarinin içinde barındırdığı tüm ölçeklerde—bir hastanenin akış planından, bir üretim tesisinin verimliliğine; bir otelin atmosferinden bir konutun iç huzuruna kadar—insan deneyimini merkeze aldık.. Çünkü işimizin  yalnızca gözle değil, tüm duyularla hissedildiğine inanıyoruz.

Bugüne dek sağlık yapılarından sanayi tesislerine, eğitim yapılarından otellere, karma kullanımlı merkezlerden konutlara kadar pek çok projeye imza attık. Farklı coğrafyalarda, karşılaştığımız farklı standartları;BSI, NUT gibi kaynakları ve ANSI, EN, ISO, CSA gibi teknik normları, süreçlerin içerisinde deneyimleyerek öğrendik ve uyguladık. Türkiye’de başlayan yolculuğumuz, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da yürüttüğümüz mimari proje ve danışmanlık çalışmalarıyla uluslararası bir boyut kazandı.

Bugün halen her yeni proje bize yeni bir şeyler öğretiyor. Dinliyor, anlıyor ve kullanıcı ihtiyaçlarına en uygun, en etkili çözümleri üretmek için her seferinde yeniden yola çıkıyoruz.